yakamoz
Dertli papatya
|
|||||
O yıl baharı yaşayamadı Kasaba. Takvimler 1919 yılını gösteriyordu. Aylardan Mayıs’tı... Hep özlemle beklenen, yalnızca insanların değil, doğadaki tüm canlıların da sevgilisi olan bir mevsimdir bahar. |
||||
Doğanın bütün güzelliklerini en cömert bir biçimde sunduğu yerdir Kasaba. Doğanın tüm cömertliği ile Anadolu’nun cennet bir köşesine çevirdigi topraklar buradadır. Burası, “vadedilmiş topraklar”. "Vadedilmiş topraklar"ın, Kasaba’nın toprağının bereketini anlatıp dillendirmeye ise kelimeler yetmiyor. Çiftçinin yüzünü güldüren bereketinin yanı sıra, insanlara sımsıcak yuva sunan bereketiyle de ünlüdür bu yörenin toprağı. Tarıma elverişliliğinin yanında, tuğla ve kiremit işlerinde de bir hammadde olarak kullanılacak denli çok yönlü bereketi olan son derece kıymetli bir hazine gibidir Kasaba toprağı. Duvarlara tuğla, çatilara kiremit olur da, sımsıcak bir yuva olarak sarıp sarmalar, kucaklar insanları Kasaba’nın toprağı... Ama bahar gelmedi o yıl Kasaba’ya... Kasaba’nın cömert ve bereketli toprağında en bol ve sıkça bitiveren çiçektir papatya. Güneşin ışıklarını doğaya cömertçe sunmaya başlayıp, daha fazla ısıtmaya yöneldiği daha ilk günlerde, sadece kırlarda, dağlarda, bayırlarda, bağlarda değil, Kasaba’nın sokaklarında, bir evin hafif nemli bir köşesinde ya da bir kaldırım dibinde bile hemen ve arsızca, bembeyaz bir sevinç yumağı olup selamlar insanları... Üzerinde belki de gözle görülmeyen binlerce minicik canlının yürüyüp, hayat iksirini içtiği papatyalar, bazen nazlı bir can elinden toprağa da sevgi aşilar. Bomboş kırları süslerken, yüreklere de sevda ve umut döker papatyalar... "Seviyor, sevmiyor” denkleminin hep birincisini müjdeler papatya. Olmazsa, “sevmiyor-seviyor” diye başlanır. O zaman yine aşklara olumlu karşilık verir, aşiklara umut olur papatya. Ama o yıl baharı hiç yaşayamadı Kasaba! O sabah biraz şaşkındı papatya. Tedirgindi. O gün güneş doğmadı Kasaba’da, o yıl bahar yaşanmadı. Papatyanın acımasız ve zalimce belini kırıp, boylu boyunca toprağa gömüp ezen; hoyrat bir çizmeydi... O güne dek, hep aşklar için umut olan, sevdalıların fallarına bakan, aşikların sevdalarına tanık olan papatya, şimdi bir de onların yaşayacakları zulümlere, işkencelere, katliamlara ve ölümlerine mi tanıklık edecekti? O sabah güneş doğmadı Kasaba’da. Ve Kasaba, papatyanın öldügü o gün karanlığa gömüldü. |