yakamoz
Ali İhsan Paşa
|
DP Afyon Milletvekili Ali İhsan Sabis |
|
|
Askeri görevleri arasında da oldukça önemli görevler yer alıyor. Örneğin aynı kaynakta Edirne Harp Okulu İstihkam Öğretmen Yardımcılığı, Genelkurmay Dairesi 3. Şubesi’nde de önemli görevde bulunduğu belirtilirken, 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmakla görevlendirilen Harekat Ordusuile İstanbul’a gelerek bir süre Beyoğlu Merkez Komutanlığı'nda görev yaptığı, ayrıca 1909 yılında Almanya’da eğitim gördükten ve 1911’de Harp Akademisi’nde Tabiye ve Harp Tarihi Öğretmen Yardımcılığı yaptıktan sonra da 1912’de Genel Karargah 3. Şube ve Çatalca Mevkii Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, 1913’te 10. Kolordu Karargahı 1. Şube Müdürlüğü, aynı yıl Maydos’taki Redif Karahisar Tümeni Kurmay Başkanı, 1914’te Genelkurmay Dairesi ve ardından Genelkurmay Karargah 1. Şube Müdürü ve daha sonra da aynı yıl içinde 2. Ordu Kurmay Başkanlığı’na atandığı kaydediliyor.
1915’te gönüllü olarak Kafkas Cephesi’ndeki 3. Ordu’ya giden Ali İhsan Paşa, bir süre 11. Kolordu Komutan Vekilliği görevinde bulunur ve ardından da sonradan 51. Tümen adını alan 1. Kuvve-i Seferiye Komutanı olur. Aynı yılın sonunda 9. Kolordu Komutanı, 1916’ da 13. Kolordu Komutanı olur. Bu Kolordu’yla 9-10 Mart tarihinde Irak Cephesi’nde Sabis Muharebesi’ni kazanır. (Cumhuriyetten sonra soyadı yasasının çıkmasıyla kendine kazandığı bu muharebenin adıyla anılması için Sabis soy adını alır.) Aynı yılın Haziran ayından itibaren kolordusuyla İran Harekatı’nda da bulunur. 1917’de yine Kafkas Cephesi’nde 4. Kolordu Komutanlığı’na, 1918’de de 6. Kolordu Komutanlığı’na atanan Ali İhsan Paşa, 1 Eylül 1918’ de bu kez de Musul’a gelerek burada görev alır. Ancak 2 Mart 1919 yılında 6. Ordu’nun Dünya Savaşı’ndan sonra İtilaf devletlerinin talebi doğrultusunda lağvedilmesinden sonra İstanbul’a gelen Ali İhsan Paşa, İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürgün edilir. (2)
Genelkurmay Başkanlığı Arşivi'nde 1921 yılında esaretten döndüğü belirtilen Ali İhsan Paşa'nın Kuşadası’na çıkarak Ulusal Kurtuluş Ordusu’na katıldığı belirtilirken, 7 Ekim 1921’de Batı Cephesi 1. Ordu Komutanlığı’na atandığı, 20 Haziran 1922’ de ise (Büyük Taarruz öncesi) bu görevden alınarak Milli Savunma Bakanlığı emrine alındığı ve 28 Haziran 1923 yılında da emekliye ayrıldığı kaydediliyor.
Katıldığı savaşlar olarak Balkan Savaşı (1913-1914), 1. Dünya Savaşı (1914-1918) ve İstiklal Savaşı (25 Eylül 1921-20 Haziran 1922 arasındaki dönem) olarak sıralanan Ali İhsan Paşa'nın askeri görevi süresinde aldığı nişan, madalya ve takdirnameleri ise şöyle sıralanmaktadır: “Katıldığı harplerde Osmanlı, Alman, Avusturya-Macaristan Devletleri’nce çeşitli nişan ve madalyalarla, TBMM tarafından da İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.” (2)
Askeri sicili bu kadar parlak olan Ali İhsan Paşa'nın siciline ilişkin yazımıza konu olan tek ayrıntı ise, 25 Eylül 1921 yılında atandığı Batı Cephesi 1. Ordu Komutanlığı görevinden, Başkomutan Mustafa Kemal’in Büyük Taarruz emri vermeden önce ilk iş olarak 20 Haziran 1922’de Ali İhsan Paşa’yı bu görevden alması olayıdır. Böylesi parlak sicili olan üst düzeydeki bir komutanın böylesi önemli bir görevden, hem de düşmana kesin darbeyi vurmak için Türk ordusunun karşı saldırıya geçme aşamasında bizzat Başkomutan Mustafa Kemal tarafından görevden alınması, gerçekten de kafaları bir hayli kurcalayan bir konu.
1. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de de savaşan (3-a), katıldığı Irak Harekatı’nda sonradan kendisine soyadı olarak alacağı Sabis Muharebesi’ni kazanan, İran Harekatı ile de generalliğe terfi ettirilen Ali İhsan Paşa'nın böylesi Anadolu’nun ve halkın kaderini belirleyecek önemli bir savaş öncesi en önemli cephe olan Batı Cephesi 1. Ordu Komutanlığı görevinden alınmasının ardında gerçekten de yine çok önemli nedenler olmalıydı.
Dedem Emin Efe’nin gözünde kendisini bir kahraman yapan esirlikten kaçış olayına ilişkin, araştırdığım kaynaklarda dedemin anlatımlarına yakın veya benzer şeyler bulamadım. Örneğin Genelkurmay Başkanlığı’nın arşivinde biyografisi anlatılırken, Ali İhsan Paşa için “25 Eylül 1921’de esaretten döndü” şeklinde bir anlatım kullanılıyor sadece. (2-b) Nasıl döndüğü veya nasıl kurtulduğuna ilişkin ayrıntılı bir açıklama yok.
Bir başka kaynakta ise, “Irak cephesindeyken, Mondros Mütarekesi imzalanınca, İstanbul’a çağrıldı; İngilizlerce tutuklanarak Malta Adası’na sürüldü” denilirken de, ”Eylül 1921’de salıverilince Anadolu’ya geçti” şeklinde bir cümle yer alıyor. (3-a) Bu cümleden de Ali İhsan Paşa'nın İngilizler tarafından serbest bırakıldığı ya da esir değiş-tokuşu sırasında salıverilmiş olabileceği gibi bir yorum ve anlam çıkıyor. Ancak, dedemin İngilizlerin esir kampı olarak kullandıkları Malta Adası’nda esirken Ali İhsan Paşa'nın buradan kaçtığı şeklindeki anlatımlarını doğrulayan tek kaynak ise; Baki Kurtuluş’un Mustafa Kemal’in anlatımlarına ve söylevlerine yer verdiği eseri. Kurtuluş, Ali İhsan Paşa'nın kısa biyografisini verdiği eserinde, Mondros Antlaşması’ndan sonra ordusu lağvedildiği için İstanbul’a dönmek zorunda kalan Ali İhsan Paşa'nın burada İngilizler tarafından Malta’ya sürüldüğünü anlatırken, “Oradan kaçarak kurtuldu” şeklindeki cümlesiyle de bu ayrıntıya önemle yer vermiş. (1-a) Buradan da dedemin anlattığı Ali İhsan Paşa'nın kaçış olayının doğruluğunu anlıyoruz.
Araştırma konumuz olan Ali İhsan Paşa'nın Batı Cephesi 1. Ordu Komutanlığı görevinden alınmasının en ayrıntılı ve gerçek açıklaması da yine Baki Kurtuluş’un aynı eserinde yer alıyor. Kurtuluş’un ifadesine göre, Ali İhsan Paşa'nın bu görevden alınmasının nedenleri, 15 Nisan 1921’de Mustafa Kemal tarafından Batı Cephesi Komutanlığı’na getirilen İsmet Paşa (İnönü) ile aralarında çıkan görüş ayrılığı ile birlikte başlıyor. Eserinin bir başka bölümünde ise, Kurtuluş, bu olayı başlı başına ele alarak, Mustafa Kemal’in de anlatımlarına dayandırarak aktarıyor. Mustafa Kemal’in saldırıya geçme kararını aktaran Kurtuluş, bundan sonra da “Birinci Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa Sorunu” başlığını kullanma ihtiyacı duymuş ki, burada savaşın kazanılmasında bu sorunun henüz saldırıya geçmeden önce halledilmesi gerektiğine ve nasıl bir çıban başı oluşturduğuna da dikkat çekmek istemiş.
Kurtuluş, konuyu şöyle aktarıyor:
“Atatürk, saldırıya geçileceği bu günlerde, Birinci Ordu Komutanlığı’na Malta’dan gelmiş bulunan Ali İhsan Paşanın getirildiğini belirttikten sonra, Ali İhsan Paşanın ’kendisini Askeri Mahkeme’ye kadar götüren yersiz işlerinden ve benzeri uygunsuz bazı davranışlarından ötürü, Ordu Komutanlığı’ndan uzaklaştırılması’na da değinir. Ali İhsan Paşanın, ordunun düzenini ve genel yönetimini çıkmaza sokan davranışlarda bulunduğunu, ambarlarında bulunan şeyleri günlerce bildirmediğini, ’genel yiyecek sıkıntısı çekildiği sırada birdenbire, ambarlarında yiyecek kalmadığını ve açlık tehlikesi’ bulunduğunu belirtir.” (1-b)