yakamoz
Ali İhsan Paşa-2
|
DP Afyon Milletvekili Ali İhsan Sabis "En küçük birliklerine kadar bütün ordusuna, önemli önemsiz her işin ve her kararın ancak kendisince verileceği kanısını aşılayarak, bütün ordusunda, yalnız kendisinin egemen olduğu sanısını uyandırmak. Büyüklerinden daha üstün olduğunu herkese kanıtlamak kaygısında bulunmak. Büyüklerin hem resmi iş, hem de özel davranışları bakımından üstlerinin saygınlıklarının düşkün olmasını araştırmak. Savaşta alacağı önlemlerin yerindeliği ve göstereceği sinir sağlamlığı yönünden kendisini denemeye fırsat bulunmamışsa da, bu alanda anlaşılan karakteri şu idi: Herhangi bir başarısızlığı, ne olursa olsun, astına ya da üstüne yüklemenin yolunu her zaman düşünmesi. İhsan Paşa, astlarına, yumuşak ve ince davranışlardan çok, sert ve resmi davranışlarla görev yaptırmayı gerekli sayar.”(4mk) |
|
|
Mustafa Kemal’in kendisinin kaleme aldığı bu satırlarda anlatılan karakter tam anlamıyla megaloman bir kişiliği tanımlamaktadır. Aynı zamanda iyi bir karakter analizi yapmasıyla da tanınan Mustafa Kemal’in, düşmana karşı saldırı emri verdikten hemen sonra, ilk iş olarak Ali İhsan Paşa’yı Batı Cephesi’ndeki 1. Ordu Komutanlığı görevinden alması, daha önce de vurguladığım gibi, belki de savaşın kaderini etkileyecek kadar önemli, yerindeve son derece kritik bir karar da olmuş. Çünkü, Ali İhsan Paşa ile ilgili ilginçlikler ve onun kendine özgü nitelikleri konusunda, başka bazı kaynaklarda da sivil yaşamından da çok ilginç örneklere rastladım.
|
Megaloman-psikopat kişilik
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü ile anlaşmazlığa düşen ve sonrasında da bizzat Başkomutan Mustafa Kemal tarafından görevden alınan Ali İhsan Paşa, bundan tam bir yıl sonra da zorunlu emekliye ayrılır ki, bunun da anlamı kendisinin aslında ordudan tasfiye edilmesidir. Çünkü emekliye ayrıldığında yaşı henüz 41’dir. (1882’de doğmuş, 1957’de ölmüş.)
Aslında Ali İhsan Paşa da, tıpkı Talat ve Enver paşalar gibi Alman hayranıdır.
Bunda da Harp Akademisi’nden mezun olduktan sonra 2 yıl Alman ordusunda eğitim görmesinin etkisinin olduğu düşünülebilir. Ama onun Alman hayranlığı öylesine bir noktaya varmıştır ki, “kayıtsız şartsız Almanya’nın yanında olma” gibi bir tutuma da dönüşmüş. Örneğin; 2. Dünya Savaşı sırasında bile Ali İhsan Paşa'nınAlmanya’nın yanında olduğu görülür.
2. Dünya Savaşı başladığında, Kurtuluş Savaşı sırasında anlaşmazlığa düştüğü Batı Cephesi Komutanı olanİsmet Paşa (İnönü) bu kez Başbakan’dır ve Ali İhsan Paşa (Sabis) ise zaman zaman bazı gazetelerde köşe yazıları yazmakta ve “Harp Hatıralarım” adlı 3 ciltlik bir kitabını tamamlamaya çalışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti adını taşıyan yeni Türk devletinin 2. Dünya Savaşı sırasındaki tavrı, İsmet Paşa'nın inisiyatifiyleHitler’in “nazizm”ine karşı çıkarak, İngilizler’den yana tavır alma ve Mustafa Kemal’in “yurtta barış dünyada barış” söylemini şiar edinerek, savaşın içinde fiilen yer almadan Almanya’ya savaş açmak yönünde şekillenirken,Ali İhsan Paşa ise 2. Dünya savaşı sırasında Almanya’yı ve Alman ordularının kazandığı başarıları öven yazılarıyla köşe yazarlığı yapmaktadır. Ali İhsan Sabis, bu dönemde "turancı" düşünceleri ile dikkat çekmiştir.
Bunun dışında da Ali İhsan Paşa'nın garip ve ilginç tavırlarına rastlanıyor.
Örneğin; Mustafa Kemal’in “Büyüklerinden daha üstün olduğunu herkese kanıtlamak kaygısında bulunmak. Büyüklerin hem resmi iş, hem de özel davranışları bakımından saygınlıklarının düşkün olmasını araştırmak” şeklinde tanımladığı o ünlü megaloman tutumu sivilliğinde o hale gelmiş ki, kendisinin kesinlikle herkesten çok daha üstün olduğu gibi bir ruh hali içindeki Ali İhsan Paşa, bir süre sonra devlet ve hükümet yetkililerine imzasız mektuplar göndermeye başlamış. (3-a) Bu mektuplar yüzünden de yargılanarak 15 ay ağır hapse mahkum olmuş. Ama 1947 yılında, hâlâ hasım olduğu İsmet İnönü tarafından bizzat çıkarılan bir af yasasıyla özgürlüğüne kavuşur.
Ali İhsan Paşa, 1950'lere doğru ise artık Sabis soyadını kullanmaktadır ve Ali İhsan Sabis olarak siyaset sahnesine de çıkmaya hazırlanır. İzlediği siyaset ise Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’ye karşı hıncı olduğu için doğal olarak Atatürk ve cumhuriyet devrimlerine karşı bir politika olacaktır. Sonuçta da, 1954 yılında yapılan genel seçimlerde, Atatürk devrimlerine karşı çıkan ve daha çok şeriatçılara ve tarikatlara yönelik bir tavır içindeki Adnan Menderes’in liderliğinde Demokrat Parti’den milletvekilliğine adaylığını koyar ve seçimler sonunda da Afyon Milletvekili olarak TBMM’ye girer.
1957 yılında öldüğü için de 1960 İhtilali'ni atlatmış olur. Eğer bu dönemde hala hayatta olsaydı, 1960 Darbesi'nde büyük olasılıkla Ali İhsan Sabis de, Menderes’le birlikte sanık sandalyesinde oturanlar arasında yer alanlardan biri olabilirdi.
İşte, dedem Emin Efe’nin kahramanı olan Ali İhsan Paşa hakkında yaptığım araştırmalarda, incelediğim kaynakların kendisi hakkında yazdıkları bunlar. Görülüyor ki, Mustafa Kemal, kendisini Batı Cephesi’ndeki 1. Ordu Komutanlığı görevinden almakla savaşın kazanılması yönünde son derece önemli, doğru ve kritik sayılabilecek bir karar vermiş.
Mustafa Kemal, Birinci Ordu’yu, bir süre komutan vekilinin yönettiğini belirttikten sonra, anlatımlarını şöyle sürdürür: “Moskova Elçiliği’nden dönmüş olan Ali Fuat Paşanın Birinci Ordu Komutanlığı’nı kabul edip etmeyeceğini kendisinden sordum. Anladım ki, cephe komutanlığı yapmış olduğundan, cephe komutanının (İsmet Paşa) emri altına girmeye eğilimli değildir. Milli Savunma Bakanı olan Kazım Paşa aracılığıyla Birinci Ordu Komutanlığı’nı Refet Paşa’ya önerttim, kabul etmemiş. En son, o günlerde hiçbir koşul ileri sürmeden cephe komutanlığının buyruğu altına girerek çalışacağını söyleyen ve açıkta bulunan Nurettin Paşa’yı birinci Ordu Komutanlığı’na atadık...” (Nutuk)
Nurettin Paşa ise, Mondros Savaş Bırakışması sırasında İzmir ve Aydın valilikleri ile birlikte 17. ve 25. Kolordu Komutanlıkları’nda bulunmuş, TBMM’nin ilk günlerinde İstanbul Hükümeti’yle Anadolu’yu uzlaştırma girişimlerinde bulunmuş bir isim. 1920 yılında Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Anadolu’ya geçer. Ancak bazı genç komutanlarla anlaşmazlığa düştüğü için de bir süre sonra kendisine verilen görevden çekilmiştir. Büyük Taarruz öncesi Ali İhsan Paşa'nın yerine 1. Ordu Komutanlığı’na getirilen Nurettin Paşa, bu görevle ilk olarak Başkomutanlık Savaşı’na katılmış, zaferden sonra da korgeneralliğe yükseltilmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra da Askeri Şura üyesi olan Nurettin Paşa, 1925’ye askerlikten ayrılmış. Bir ara daCHP’nin Bursa milletvekili seçilen Nurettin Paşa da, milletvekilliği sırasında devrimlere karşı çıkısıyla dikkatleri çekmiş. (1-c)
Yararlanılan kaynaklar: