Anadolu’da en önemli uygarlıkların merkezi Ege olmuştur. Uygarlığın beşiği Anadolu ise, anası da Ege’dir. Nedeni ise; bölgenin taşıdığı ekolojik-coğrafi koşullar öncelikle. İklimi, bitki örtüsü, yeşil ve sulak alan oluşu, toprağın verimi ve bereketi. Öyle ki, bu bereket efsanelere bile konu olmuştur. (Seba Melikesi Belkıs Efsanesi gibi.) Bu özelligi ile Ege pek çok uygarlığı bir mıknatıs gibi çekmiş kendine ve pek çok uygarlık Ege’nin çesitli diyarlarında yerleşmiş, barınmış...
Tıklayınız Belkıs'ın Gerdanlığı Efsanesi
Ege’nin Anadolu’daki uygarlık tarihi açısından “uygarlıkların anası” olduğunu söylememiz hiç de yanlış olmaz. Örnegin “tarihin babası” ya da “şairlerin babası” olarak tanımlanan, dünyanın ilk tarihçisi Homeros, Ege’lidir. Ve Apollon ve Afrodit gibi daha pek çok mitolojik kahramanların, İsa’nın annesi Meryem’in de sıralanabileceği pek çok tarihi kişiliğin yanı sıra, Amazonlar gibi kimi efsanevi ve mitolojik öykülerin de Ege dolaylarındaki izleri ve maceraları bugün hala büyüleyici birer efsane olarak yaşatılıyor... Tıklayınız Amazonlar
Tarih, serüvenleri Ege’den gelip geçmiş pek çok uygarlığın adını kaydederken, özellikle de uygarlık anlamında Ege’de en çok iz bırakanların Frigya, İonya ve Lidya olduğunu görüyoruz. Bir dönem Helen ve Persler’in de egemenliği altında kalan Ege’de, ortaçağın başindan sonuna kadar 900 yıllık bir süreçte de Bizans İmparatorluğu’nun varlığı biliniyor.Ama uygarlık anlamında en fazla iz bırakanlar İonya ve Lidya krallıkları...
İonya’nın yoğun etki ve izleri, özellikle Ege’nin kıyı bölgelerinde yer alıyor. Bu nedenle Lidya Krallığı’nın Milattan Önceki dönemlerde Ege’deki en uygar krallık olduğunu söylenebilir.
Öyle ki, Lidya Uygarlığı hem Ege, hem de Anadolu için bir kazanç bile olmuş.
Uygarlığın kelime anlamında da en güzel örneklerini veren Lidya, Mezopotamya’daki Sümer uygarlığı gibi, insanlık açısından önemli bazı adımlar atan ve aynı zamanda barışçı bir tavrı olan uygarlık olarak gösterilebiliyor. Ya da Mezopotamya için Sümerler nasılsa, Lidya uygarlığı da Ege (hatta Anadolu) için önemli bir uygarlıktır. Örneğin; tarihte ilk parayı basan Lidyalılar olmuştur.
Ve Ege'nin en önemli 2 şehri İzmir ile Manisa'yı ilk kuran da Lidya Kralı Tantalos’tur...
Tarihe adanan bir yol
Ünlü Fransız tarihçi Andre Ribard, Lidya uygarlığını şöyle anlatır: “Lidya en zengin altın madenlerine sahipti ve bu sayede önemli bir ekonomik merkez de oldu.”
Anadolu’dan “Küçük Asya” diye söz eden Andre Ribard, şöyle devam eder: “Lidya, Küçük Asya’da İonya-Mısır ve Fırat arasındaki yol kavşağında faal bir devletti. Lidya Kralı Gyges zamanında Sart’ta ilk para, altın ve gümüş sikkeler şeklinde ortaya çikti. Bu paranın kullanılması, ödemeleri özellikle kolaylaştırdı ve alış verişi hızlandırdı. Bu yenilik Lidya’nın refahının artmasına yardım etti.” (Andre Ribard - İnsanlığın Tarihi, Cilt: 1, Sf: 92)
Lidya, bu nedenle ticarete ağırlık veren bir uygarlık oldu. Bölgenin bir ticaret merkezi olmasına hizmet için de, ünlü “Kral Yolu” (diğer adıyla Kervan Yolu) yapıldı. Bu nedenle de yöremizin en eski ve tarihin en uygar krallıklarından olan Lidya Uygarlığı, Ege için gerçekten de çok büyük bir kazanç olmuştu... Ne var ki, bu görkemli uygarlığın sonu ise çok hazin!
Tıklayınız: Lidya'nın dramı ve Krezüs
Efes'teki antik Cencun kütüphanesi