Tarih bir kurmacadır belki. Bu kurmacanın en somut örneği Kızılderilerin başına gelenler. Bu kadar kadersiz bir ulusa dünya tarihinde pek rastlanmasa gerek. Hem toprakları ellerinden zorla alınsın, hem yaşama biçimleri ve inançları zorla değiştirilsin, tüm bunlara karşı baş kaldırmaya çalıştığında da "vahşi" denilerek yok edilsin! Güneşe, aya övgüler düzen, toprağı, ağacı, kuşu dinleyen, dünyayı onlarla birlikte algılayan Kızılderililer mi vahşi, yoksa bir avuç toprak uğruna bir ulusu dahi yok etmeyi göze alan Beyaz Adam mı?
Onlar doğanın vahşi olduğunu ilk kez beyaz adamdan duydular ve ondan sonra onlar da "vahşi"liğin içinde kaldılar. Önce yüzlerine dostça gülen, ardından bir takım belgeler imzalatıp toprakların bir bölümüne yerleşen ve daha sonra onları topraklarından kovalayan beyaz adamlardan da, verdikleri sözlerden de, "adalet" anlayışından da, taptıklarını söyledikleri aynı Tanrı'nın adaletinden de, birşey anlamadılar.
Dağların, dağlardaki vadilerin insanlarıydı onlar ama çöllere hapsedildiler. Topraklarını bırakıp beyaz adamın belirlediği çorak topraklarda yaşamaya zorlandılar. Ve beyaz adamın acımasızlığına, vahşiliğine daha fazla karşı koyamadılar ve boyun eğdiler. Ve son kızılderili lideri Gerenimo da teslim olduğunda yüzlerce kızılderili ulusu, yüzlerce dil, yüzlerce kültür yeryüzünden silinmiş, onbinlerce yıllık birikim ve bilgelik yok edilmişti.
Bir Kızılderili reisin dediği gibi: 'Verdikleri sözün sadece birini tuttu çatal dilli soluk yüzlüler: 'Topraklarınızı alacağız' dediler ve aldılar". Bu söz de bana tıpkı bir Afrikalı'nın emperyalizmin 20. yüzyılın başlarında geri kalmış ülkeleri nasıl sömürgeleştirdiğine ilişkin söylediği sözleri anımsatıyor: “Beyazlar Afrika’ya geldikleri zaman, bizim topraklarımız, onların İncil’leri vardı. Bize önce İncil’i tanıtıp, ardından da gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımız zaman bir de gördük ki, onların artık toprakları, bizimse sadece İncillerimiz vardı ellerimizde…” Tıklayınız: Dindar emperyalizm
Şimdi onlardan geriye kalanlar kendilerine ayrılan çorak topraklarda kendi kültürlerini koruyarak yaşamaya çalışıyorlar. Ancak beyaz adamın hala gözü doymuş değil. Zorbalığını ve vahşiliğini asimilasyon politikasıyla devam ettiriyor. Çağdaşlaştırma kisvesi altında bir ulusun kültürü tamamiyle yok edilmeye çalışılıyor. Tıpkı "globalleşme", "küreselleşme"adı altında dünyanın diğer ülkelerine yapılmaya çalışıldığı gibi!
Ne yaman çelişki: Beyaz adam bugün ürettiği ürünlere dün yok ettiği insanların isimlerini vermekten de geri kalmıyor. Tıpkı arabasına Cherokee, ayakkabısına Nike, helikopterineApache ismini verdiği gibi. Hani insanın, Kızılderililer'e saygılarını ya da özürlerini ifade etmek için beyaz adamların böyle yaptıklarını düşünesi geliyor neredeyse.
Ama... Gerçeği bir de onlardan dinleyelim: Onların ağzından