— Boyayalım mı abi?
Küçük bir çocukla tanıştım geçenlerde. Yaşı 10 civarında. Adını bilmiyorum... Yağmurlu bir gündü. Üşüyordu. Hani hep horlanan, eli yüzü kir içinde çocuklar var ya, onlardan biriydi o da.
Aslında elini yüzünü yıkasanız, onun da diğerleri gibi kalbinin tertemiz, sevgi dolu olduğunu görürsünüz. Diğerlerinden tek farkı: para kazanmak zorunda olması! Ailesi buna muhtaç çünkü...
— Boyayalım mı abi?
Bu bir tek cümle içinde öyle çok sırlar gizli ki?
O, evdeki 5-6 çocuktan biri. Ana-babasının yanlışı belki. Fazlalık yani.
Cehaletin umutla ürettiği çocuk!
Daha şimdiden hayat insanıdır. Bugünkü yoksulluk ortamında, ailesinin verdiği yaşam kavgasında, bir sıra savaşçısı olarak yerini almış, koltuğunun altına sıkıştırılan bir boyacı sandığıyla... Para biriktiriyor. Aile bütçesine minik bir katkı işte. Ucundan da okul masrafları çıkıyor aradan. Bir de öğle yemeği. Çoğunluk bir tek simitle geçiştiriliveriyor hemen hergün.
Üstünde eski bir giysi. İçindeki bedeni ise, daha şimdiden çok kullanıldığı için üstündeki giysiden de eski...
Arsızca “Boyayalım mı abi?” diye sormadığı zamanlarda boya sandığının üstüne kapanmış, sessiz, başka dünyalara dalmışken rastlarsınız ona kimi zaman. Sadece kendi bildiği hayallerinde yolculuk yaparken. Küçük kirli elleri boya sandığına sımsıkı yapışmıştır.
Bilin ki; okulunu düşünüyordur, arkadaşlarını, onlarla oynayacağı oyunları...
Çünkü onun da umutları var. Ve hayalleri. Tıpkı sizinkiler gibi!
Okuyup ailesini kurtaracak!
Okumayı ne çok seviyor bilseniz.
Ve bu yolu o kendisi seçmemiş.
Ona sorarsanız, “Kader” diyor.
Ama kendi kaderini değiştirmeyi ne çok istiyor?
Çocukça zevkleri ise çoktan unutmuş.
“Boyayalım mı abi?” diye rahatınızı bozuyorken, bilin ki arsızlık değil, işini yapmaya çalışıyordur sadece.
Çoğunlukla iri kara gözlerinde uyku dolaşırken...
Şimdi mevsim kışmış, çarşıya iğne atsanız yere düşmezmiş bugünlerde, şehrimizde hava kirliliği çok artmış, bizim siyasilerimiz dokunulmazlıklarının kalkmasından öyle çok korkalarrmış... bütün bunlar onu hiç ilgilendirmiyormuş. Hele “ne olacak bu memleketin hali?” diye de sormayın ona. Bu da onu hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Varsa yoksa sizin ayakkabılarınız. En çok ilgisini çeken bu!
Bir de arkadaşlarından kimler çalıştı, kimler çalışmadı bu sömestir tatilinde?
İşte bu onu ilgilendiriyor fena halde!
Adını bilmiyorum.
Zaten hiç sormadım ki!
Onun adı yok!
O; sadece boyacı çocuk!
Şehrimizde aynı kaderi paylaşan onlarca çocuktan biri sadece.
Şehrimizin hemen her yerinde rastlarız onun gibilere.
Tanışmayız. Tanışmak istemeyiz.
Yağmurlu bir günde tanımıştım onu. Üşüyordu.
Yaşı henüz 10 civarında.
Adını bilmiyorum.
O: boyacı çocuk!
İri kara gözleri her zaman arsız çocuk!...
— Boyayalım mı abi?