yakamoz
Kırmızı Hafızlar sülalesi
Kırmızı Hafızlar sülalesi
Anne ve babası da Yörük Türkmen
Aile sonradan Selanik'e göçmüştür.
Babası İlkokul öğretmeni Kızıl Hafız Ahmet Efendidir.
Amcası Kızıl Hafız Mehmet Efendi'dir.
Taşıdıkları "Kızıl" lakabı ve ayrıca yerleştikleri yere de "Kocacık" denmesi; Ali Rıza Efendi'nin soyunun, Anadolu'nun da Türkleşmesinde katkısı olan " Kızıl-Oğuz" ya da "Kocacık Yörükleri-Türkmenleri"nden geldiğini göstermektedir.
Kızıl Ahmet Efendi'nin Karaman'ın Kızıllar Kasabası'ndan (Taşkale) Selanik'e göç ettiği belirtilmektedir. Balkan muhacırleri Karamanoğlu kökenlidirler.
Anne soyunda olduğu gibi baba soyunda da en sağlam bilgiler önce Atatürk'ün, annesinin, kardeşinin anlattıkları; sonra çevrelerinin aktardıklarıdır. Makbule Hanım: "Babam Ali Rıza Efendi, Selanik'lidir. Kendileri Yörük sülalesindendir."
Mustafa Kemal'in Selanik'te mahalle ve okul arkadaşı, Kütahya MilletvekillerindenMehmet Somer (1882-1950) şöyle anlatıyor: "Atatürk'ün ataları hakkında benim bildiğim şunlar: Atatürk'ün ataları Anadolu'dan gelerek Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık nahiyesine yerleşmişlerdir. Bunları ben Selanik'in ihtiyarlarından duymuştum. Kocacık'lıların hepsi öz Türkçe konuşurlar. İri yapılı adamlardır. Bunların hepsi Yörük'tür... Bunların kıyafetleri Anadolu Türklerine benzer. Yaşayışları, hatta lehçeleri de aynıdır."
Annesi Zübeyde Hanımefendi'nin babası da Aydın'danSelanik'e gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Zübeyde Hanım'ın da soyu Yörük'tür. Fatih Sultan Mehmet döneminde, Karamanoğlu Beyliği'nin yıkılmasından sonra da (1466 yılı), Balkanlar'da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, "Konyarlar" ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır.
Aile, Vodina Sancağı'nın Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir. Zübeyde'nin babası Sofizade Seyfullah Ağa, Selanik yakınlarındaki Lankaza'ya göçer ve bir çiftlik sahibi olur. Ve Zübeyde Hanım 1857'de burada doğar. Annesi, babasının üçüncü eşi Ayşe Hanım'dır.
Zübeyde Hanımı anlatılanlardan öğrenelim:
M. Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım(1885-1956):
"Annemden sık sık şunları dinlemişimdir. Bizim esas soyumuz Yörük'tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz."
Zübeyde Hanım'ın kendi ifadesi; oğlunun, kızının, kendisini tanıyanların ve de konu üzerinde çalışanların ortak ifadesi; Zübeyde Hanım'ın Yörük-Türkmen, yani Türk olduğudur. Makbule Hanım, Yörüklük" için şunları söylüyor: "Annem her zaman Yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk'e "Yörük nedir?" diye sordum. Ağabeyim de bana 'Yürüyen Türkler' dedi."
Tıklayınız: Yürüyen AdamlarYörük ile Türkmen eş anlamlıdır. Mustafa Kemal, soyunu açıklarken bunu da vurgular:
"Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenlerdendir."
Zübeyde Hanım'ın babasını, kocası Ali Rıza Efendi'yi ve Ali Rıza'nın babası Kızıl Hafız Ahmet Bey'i de tanıyan Selanik doğumlu Aydın Milletvekili Hasan Tahsin San (1865-1951) şu bilgileri verir:
"Atatürk'ün validesi, Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Fethullah Ağa'nın kızıdır. Selanik'te doğmuştur. Bu aile bundan 130 sene evvel (1800'lü yılların başı oluyor.) Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina sancağının batısında Sarıgöl nahiyesinde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya'nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı hükümetinin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi.
"Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi, anası da Zübeyde Hanım'dı. Zübeyde Hanım... sarışındı; düzgün, beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik'in batısında Arnavutluk'a doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası, Türklerin Makedonya'yı ve Teselya'yı almalarından sonra Anadolu'nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarında ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hala Toros Dağlarında özgür yaşamlarını sürdüren sarışın Yörükler'in kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı. Mustafa da annesine çekmişti; saçları onun gibi sarı, gözleri onun gibi maviydi."
10 Kasım 1993'te Milliyet gazetesi "Ata'nın Soy Kütüğü" isimli bir yazı yayımlar.
Gazeteci Altan Araslı, Kocacık köyüne giderek bir araştırma yapar ve köylülerle konuşur.
Kocacıklı Numan Kartal'ın aktardıkları da şöyledir:
"Ali Rıza Efendi, Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık'ta dünyaya gelir. Kocacık'ın nüfusu tamamen Türk'tür." Ve şöyle devam eder: "Hepsi de Yörük Türkmenleri. Anadolu'dan geldiler. Bizler, Müslüman Oğuzların Türkmen boyundanız."