yakamoz
Akıncı torunu Mustafa
Akıncı torunu Mustafa
Şurası bir gerçek ki, öteden beri bize hep "devlet adamı Atatürk" anlatılır, ama "devrimci Mustafa Kemal" anlatılmaz.Gerçekleştirdiği devrimler bile, hep sanki "devrim" gibi değil, devrim kavramı sanki suçmuş gibi saklanmaya da çalışarak, ayıplı bir ifade gibi, hep "inkılâp" diye tanımlanır. "Devrim" sözü ayıp ve yasaklı bir kelime gibidir.
Hayatı hakkında bile bizlere sadece bilmemiz gerektiği kadarı anlatılır. Anne ve babasının kim olduğu, 2 katlı pembe boyalı bir evde doğduğu, çocukluğunda dayısının çiftliğinde teneke çalarak kargaları korkutup kaçırdığıdır Mustafa Kemal'in çocukluk yaşamı hakkında anlatılanlar.
Ama asıl bilinmesi gereken Mustafa Kemal değil de, yine devlet adamı Atatürk anlatılmak istenmektedir burada.
Öyle anlatılır ki, sanki Atatürk insan olmaktan çıkarılıp da bir mit haline getirilir. Böylece onu asıl Atatürk yapan gerçek yönleri de gözardı edilir. O, bir mit veya masal kahramanı gibi anlatılarak, hep bizler için "ulaşılmaz biri" kılınmak istenmiştir böylece.
Oysa insan ve devrimci yönü gerçekten tam ve doğru anlatılsa, O'nu daha iyi anlayabilmek daha kolay olabilirdi belki. Böyle yaparak, artık hiç kimsenin bir Mustafa Kemal gibi olması istenmiyor!
Hakkındaki pek çok gerçek, bilinçli ve planlı bir şekilde gizleniyor da üstelik.
Örneğin, 1926 yılında, Suudi Kralının Arabistan'daki tüm mezarları yıkma kararı aldığında, sıranın Hz. Muhammed'in mezarına da geleceğini öğrenen Mustafa Kemal Atatürk, hemen Suudi Kralına bir telgraf çekmiş ve "Eğer Muhammed'in mezarının tek taşına bile dokunursanız, hemen ordumu gönderirim" diye uyarmıştır. Bunun üzerine de Suudiler Hz. Muhammed'in mezarına hiç dokunamamışlardır.
Buradan da anlaşılıyor ki, Atatürk olmasaydı, Muhammed'in mezarı da olmayacaktı. Belgeli de olan bu bilgi, bu ülkede güya Atatürkçülük adına darbe yaptığını söyleyen Kenan Evren'in emriyle saklanmış ve hâlâ da açıklanmayan çok önemli bir bilgidir. Bu bilgi neden açıklanmak istenmiyor ve hatta bu söz konusu belge o dönemin Cumhurbaşkanı makamında oturanlar tarafından verilen emirle hala neden saklanıyor dersiniz? Arif olan anlar tabii ki. Biraz kafanızı çalıştırırsanız, nedenini elbet bulursunuz.
Atatürk'ün doğumunun 125. yılı dolayısıyla, bir dönem yapmış olduğum araştırmamın bir bölümünü işte tüm bu nedenlerle paylaşmak istiyorum bu yazımda. Mustafa Kemal'in yaşamı hakkında neler biliyorsunuz? Anne ve babasının kim olduğu, iki katlı pembe bir evde doğduğu dışında... hakkında neler biliyorsunuz? Örneğin soy ağacını biliyor musunuz? Kendisinin birakıncı torunu olduğunu, hem anne, hem de baba tarafından dedelerinin hafız olduğunu?
Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım, 1860'lı yılların sonunda Selanik yakınlarındakiLangaza kasabasına yerleşmiş ünlü "Hacı Sofi" ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızıdır. Gümrük Muhafaza Teşkilatı'nda memurluk yaparken Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendi de, 1877 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan önce Selanik Asakir-i Milliye Taburu'nda subaylık yapmıştır. Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi, 14-15. yüzyıllarda Selanik'in Kocacık köyüne yerleşen, "Kırmızı Hafız" olarak anılan Ahmet Efendi'nin oğludur.
"Kırmızı Hafızlar" soyu, Osmanlılar döneminde Konya'ya yerleşen bir Türkmen (yörük) grubuna dayanır. Kimi bilgilere göre, bu grubun bazıları Söke'de de yaşamışlardır. "Kırmızı" lakabı, saçlarının kızıla yakın altın sarısı renginde olması nedeniyledir.
Selanik'in Kocacık köyü, Türklerin yoğun olduğu bir yörük köyüdür. Rumeli'nde zaman zaman ortaya çıkan kargaşaların yatıştırılabilmesi amacıyla Osmanlı Devleti tarafından zaman zaman akıncı beylerinden uç beylikleri de atanarak bölgeye bazı yerleştirmeler yapılmıştır. "Kırmızı Hafız Ailesi" de, Selanik'in Kocacık Köyü'ne yerleşen bir 'akıncı Türk boyu'dur.Kocacık köyünün Taşlı mahallesinde yaşayan Kırmızı Hafız Ahmet Efendi, 1830'lu yılların sonunda, Selanik'in Kasımiye mahallesine yerleşmiş ve Çınarlı mahallesindeki bir ilkokulda bir süre öğretmenlik de yapmış. Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi de o yıllarda burada doğmuş.
Osmanlıların Balkanlarda bazı sorunlar yaşamaya başladığı bir dönemde, yerleşim bölgesinde bir çatışmaya müdahele eden Kırmızı Hafız Ahmet Efendi, yetkililer tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılınca, yer değiştirmek suretiyle kaçmak zorunda kalır. Bir süre izini kaybettirmesi nedeniyle de, o yörede "Firari Ahmet Efendi" olarak anılmaya başlar. Ancak yıllar sonra, olay unutulup hakkındaki karar değişince ortaya çıkar ve geri döner. Bilgilere göre, Mustafa Kemal'in babaannesi ile de bundan sonra evlenir. Mustafa Kemal'in soyağacı ile ilgili bazı bilgilere ulaşılamaması ve yeterli bilgi edinilememesi, belki de bu ayrıntı nedeniyledir.
Kısaca aktardığım "soyağacı" konusundaki bu bilgiler, Mustafa Kemal'in "özbe öz Türk"olduğunu kanıtladığı gibi, hem anne, hem de baba tarafından dedelerinin "hafız" olması da, çok iyi bir din eğitimi aldığını anlayabilmemiz bakımından son derece anlamlı. Sanırım bu ayrıntı da, dinini bilmediği ve bu yüzden "laiklik" düşüncesini savunduğu iddialarını çürütecek bir başka bilgi özelliği taşıyabilir. Yani; Mustafa Kemal dini bilmediği için değil, çok iyi bildiği için laiktir.
Refahyol Hükümeti döneminde, şimdiki AKP'lilerin ve o zamanlar İstanbul Belediye Başkanı olan şimdiki başbakan Erdoğan'ın hocası ve eski lideri Erbakan Başbakanlık koltuğunda otururken, bir Refah Partisi milletvekili, "Mustafa Kemal'in 'piç' olduğu ve annesi hakkında da "vesikalı" olduğu şeklinde ahlaka aykırı bir takım iftiralar" içeren bildirileri TBMM'de dağıtmıştı. Bu olaydan sonra, bu konuda bir araştırma yapma gereği duymuştum, bunun sadece bir "densizlik"anlamına gelmediği, bilinçli bir şekilde iktidar partisi tarafından yönlendirilip desteklendiğini fark ederek.
Adını anarak ağzımı kitletmek istemediğim, ama bilmeyenler için söylemekte yarar gördüğüm bu zavallı, hatırlanacağı gibi, Refah Partisi Milletvekili Hasan Mezarcı'ydı. Ne denli zavallı biriolduğunu, 28 Şubat olayı ardından postu serdiği yurt dışında, zaten kendisini "Mehdi" ilan ederek kanıtlamıştı. Hasan Mezarcı, doğa tarafından bu şekilde bir cezaya çarptırılmış bir zavallı karakter olarak yaşamını sürdürmeye mahkum kaldı sonunda.
Onun lekelemeye çalıştığı Mustafa Kemal ise, doğumunun 125. yılında tüm dünya çapında yapılan anketlerde "yüzyılın lideri" olarak seçildi. Geçenlerde yabancı ülkede yapılan bir anket hakkında açıklama yapan bir dergi ise, "reankarnasyon" olayına değinerek, "dünyaya en çok kimin yeniden gelmesini istersiniz?" şeklindeki soruya verilen cevapta, "Mustafa Kemal Atatürk" adının telaffuz edildiğini açıklıyordu.