“Ülkenin Maliye Bakanı’nın eline önce ‘yeniden yapılanma anlaşması’ diye bir şey tutuşturulur ve ‘4 aşamalı bir program’ uygulaması talep edilir. Bu aslında, o ülke için kan emicilerin işbaşına getirildiği bir ölüm fermanıdır…”
Bu yazımızda “bir ülke nasıl çökertilir” adlı IMF derslerinden notlar için bir parantez açıyoruz. Öğretmenimiz, 2001 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi bir isim: Joseph Stiglitz! Yukarıdaki sözler de kendisine ait.
Stiglitz, bugün dünya genelinde “küreselleşme karşıtları” için giderek ‘efsane bir isim’ olmaya başladı. Bunun nedeni de ilginç yaşam öyküsüne dayanıyor. Çünkü Stiglitz, Nobel Ödülü’nü almadan önce, Dünya Bankası’nın baş ekonomisti olarak çalışıyordu. Ayrıca IMF’nin de uzun yıllar bilgisine başvurduğu baş danışmanlardan biriydi.
Ama ne olduysa, 1997’deki büyük Asya Krizi’nden sonra oldu. Vicdanının daha fazla dayanamayacağını söyleyen Stiglitz, bir yazı yazarak görevinden istifa etti. Bu yazı büyük yankı uyandırdı. Çünkü Stiglitz yazısında, sermayesinin % 51’i ABD’ye ait olan Dünya Bankası ve IMF’yi çok ağır bir dille suçluyor, “yapılanlar iğrenç” diyerek, bu kurumların stratejilerini de “kan emicilerle işbirliği yaparak ülke ekonomilerini çökertmek” şeklinde tanımlıyordu. “Ülke Stratejileri” adıyla yazdığı makalesinde, bu kurumların stratejisinin “bir ülke nasıl çökertilir?” şeklinde okunabileceğini belirtiyordu.
ABD yönetimi Stiglitz’e susması için epeyce baskı yapmış. Ama Stiglitz, susmak yerine yazdığı makale ve kitaplarla gerçekleri anlatmayı sürdürüyor hala. İşte onu küreselleşme karşıtları için bir efsane isim olmaya aday yapan da bu tavrı. Çünkü Stiglitz’in görüşlerinin sentezinde, küreselleşmenin “emperyalist kuşatma” anlamına gelen bir politika olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
Stiglitz’in yukarıdaki sözlerinde olduğu gibi, ülkeleri çökertmek 4 aşamalı bir plandoğrultusunda gerçekleştiriliyor. Bu basamaklar; özelleştirme, kredi vererek borçlandırma, yabancı sermaye transferi ve giderek ekonomik politikaların yönetiminin ele geçirilmesi... En can alıcı aşama ise, özelleştirme!
Stiglitz’e göre en iğrendirici olan, ABD’nin destekleyip işbirliği yaptığı oligarşik güçlerin ülkenin sanayi varlıklarını soyup soğana çevirmeleri ve sonucunda milli üretimin tehlike yaratacak düzeye kadar düşürülmesi. Teoriye göre bu, yabancı sermayenin ülkeye girişini daha kolaylaştıran bir reform! Böylece ülke ekonomisi bağımsızlığını kaybedecek düzeyde yabancı sermaye tarafından kuşatılmış oluyor. Bundan sonraki adım ise, serbest ekonomi. Tabi bu da sadece Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası’nı idare edenler için serbest ticaret!
Stiglitz, bunu “afyon savaşları”na benzetiyor ve “O savaşlar da piyasaları açmak içindi” diyor. Ona göre, yabancı sermayenin serbest dolaşım hakkı için ülkelerin önce tarım politikalarına çeki düzen verilerek tarımda geri düşürülmesi de önemli. Çöküş süreci böylece adım adım uygulanan planla gerçekleştiriliyor. Ve Stiglitz, “Bu oyun biraz Ortaçağ’a benziyor. O zamanlar hasta ölünce, ‘Tüh! Sülükleri adamın sırtından erken almışız, yoksa biraz daha kanı kalmış’ denirdi” şeklinde tanımlıyor bu süreci.
Tabii emperyalizmin IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla ülkeleri çökertebilmesi yolunda işbirliği yapacağı kesimi doğru seçmesi ve özelleştirmeleri bu yolda gözünü kırpmadan, acımasızca gerçekleştirecek, Stiglitz’in deyimiyle “kan emiciler”in işbaşına getirilmesi de önemli.
Bugün AKP’nin iktidar ve Unakıtan’ın da Maliye Bakanı olmasının sırrı burada yatmıyor mu? Cumhuriyetle derin bir çatışması ve devrimlere karşı kini olan, karşı devrimci bir anlayışa sahip karşı devrimci AKP, Atatürk'ün ülkeye kazandırdığı tüm değerlere karşı. Dolayısıyla ellerine tutuşturulan “ülkeyi ekonomik olarak çökertme planını”, Atatürk cumhuriyetinin ruhuna el fatiha okuyabilmek amacıyla acımasızca uyguluyor, Atatürk tarafından kurulan tüm kurumlar yabancılara peşkeş çekiliyor.
Ne demişti Sümerbank için Maliye Bakanı? "Sümerbank’ı bitirdik! Yakında tarihe karışacak!” Ve daha bakın neler demişti: “Her şeyi satacağız. Ne liman bırakacağız, ne fabrika. Seviyorum bu işleri arkadaş…”
Türkiye’deki özelleştirmelere ve peşkeş çekmelere bir de bu açıdan baksanız! Ne görüyorsunuz?
Peki, bundan sonraki yazımızın konusu Bir ülke nasıl satılır? olsun mu?