1790 yılında doğan Alphonse de Lamartine, ünlü bir Fransız şairi, edebiyatçısı, düşünür ve siyasetçi olarak tanınmıştır. Yayımlanmış pek çok şiir, roman, tarih ve inceleme türünden kitapları vardır. Halkçı fikirlere yakınlık duyan Lamartine, cumhuriyet ve aydınlanma yanlısıdır. Şair ve yazarlığının yanısıra idam cezasına karşı oluşu, köleliğin kaldırılmasıyla ilgili düşünceleri politik bir duruşunun da varlığını gösteriyor.
Aynı zamanda dinci yobazlığa da karşı çiktığı bilinen Lamartine’in, Hristiyanlıktan ayrıldığı da söylenir. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Görünüşte kaliteli olma ve kalp temizliğini esas alan bir felsefe olan transandantalizm felsefesine bağlandı. 1839’daki Fransız hükümetinde milletvekili, 1848’de de Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstat ilan edilmesine rağmen, tercihini başka bir alanda kullandı. Diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atıldı. Bunda savurgan bir hayat yaşaması ve daha çok para kazanma isteği de etkili oldu. 1820 yılındaki evliliğinden kısa bir süre sonra Napoli'deki elçilik katipliğine atandı. Burada bulunduğu sırada, "Şairce Düşünceler" adlı eserini yayınladı. Bu eser aynı zamanda onun ilk büyük eseridir. Akabinde, "Sokrat'ın Ölümü" ve "Şairce Dini Ahenkler" isimli eserleri başta olmak üzere başka eserler de yayınladı.
Alphonse de Lamartine, kral tahtına Louis Philippe'in geçmesinden sonra diplomatik görevlerinden istifa etti. Napoli'den ailesiyle birlikte ayrılarak Doğu seyahatine çıktı. Sırasıyla Marsilya üzerinden Malta, Yunanistan'ın başkenti Nauplion ve Atina'ya uğradıktan sonra Beyrut'a gitti, Suriye ve Lübnan'ı dolaştı, Filistin'i gezdi. Bu gezi sırasında milletvekili seçildiğini öğrenince tekrar İstanbul üzerinden Fransa'ya dönmeye karar verdi. 20 Mayıs 1833 tarihinde İstanbul'a geldi. Bu sırada tahtta bulunan Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından iyi karşılandı. Kendisine Aydın'dan bir çiftlik hediye edildi.
Lamartine, İstanbul'un bir çok yerini gezdi. Beyoğlu'nda kaldığı süre zarfında sık sık binaların çatısına çıkarak İstanbul'u seyretti. Padişah sarayını gezme ve görme imkanını da buldu. Bir süre Fransız elçiliğinin Tarabya'daki yazlığında kaldı. 23 Temmuz 1833 tarihinde karayoluyla İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Sofya, Niş, Belgrat ve oradan daViyana'ya geçti. Yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını 4 cilt halinde 1835 yılında bastırdı.
Lamartine, 1932-34 yılları arasında çiktigi Doğu gezisinde (bazı kaynaklara göre 1838),İstanbul’a da gelmiş ve çok sevdiği ülkemizde devrin padişahı 2. Mahmut ve saray erkanı ile son derece sıcak ve samimi ilişkiler içinde bulunmuştur. O kadar ki, kurulan bu yakınlık, Fransa’ya dönmesinden sonra da eksilmemiştir.
Lamartine, Fransa’ya döndükten yıllar sonra bile Osmanlı sarayı ile arasındaki sıcak ilişkiler dolayısıyla, devrin padişahı Abdülmecid ve Mustafa Reşit Paşa’ya mektuplar yazarak, uzun süredir yaşattığı hayalini canlandırmak için, kendisine bir çiftlik verilmesini ister. Yazdığı mektuplara verilen yanıtlar ise genellikle olumludur. Her isteğinin yerine getirileceği bildirilir.
“Aydın’da 38 bin dönümlük bir çiftlik, Lamartine’in Fransa’daki emlakini bir türlü satamaması yüzünden, istenildiği ve tasarlanıldığı gibi çalistirilamadi. Bu arada eşi ölen Lamartine, İstanbul’a geldi; kendisini bütün hükümet erkanı, merasimle karşiladı. Sultan Abdülmecid, kendisini kabul etti; Lamartine Padişah’a teşekkürlerini parlak cümlelerle ifade etti...” (Ahmet Refik - Lamartin, 1925)
Yeri gelmişken, niçin Alphonse de Lamartine’in eseri ve bu eserde yer alan bu ayrıntının bu denli önemli olabileceğini daha iyi vurgulayabilmek için, Alphonse de Lamartine ve onun Osmanlılarla ilgili bilgisi ve ilişkisi hakkında küçük bir bilgi verelim.
Lamartine, Fransa’ya döndükten sonra ise ağır bir geçim sıkıntısı içine düşer. Bu konuda Osmanlı sarayı kendisine yardımcı olur. Sultan Abdülmecid, ünlü Fransız şairi, yazarı, düşünürü ve devlet adamı Lamartine’e çiftlik tahsis etmekten başka, son bir lütuf olarak, 1853 yılından ölümüne kadar (1869) 16 yıl boyunca 80 bin kuruş yardım olarak maaş ödemistir. Alphonse de Lamartine de, gösterilen bu lütuf ve yakın ilgiden dolayı, duymuş olduğu minnet ve teşekkür borcunu ödeyebilmek amacıyla, çok değerli olarak kabul edilen “Osmanlı Tarihi” (Historie de la Turquie) adlı bir kaç ciltlik eserini yazmıştır. (Ayrıca aynı eser Türk Tarihi adıyla da yayımlanmaktadır)
“Historie de la Turquie’yi yazarken, olaylara baktığı mercek, bir saraylı merceği değil; ‘Aydınlanma yandaşı’, 'cumhuriyetçi' bir yurttaş (cituyen) merceği idi.”(Ahmet Refik - Lamartin, 1925)
"Osmanlı ve Türk aşığı" olarak kabul edilen ve sarayının dostluğuna büyük önem verdiği Fransız şair, yazar, düşünür ve devlet adamı Alphonse de Lamartine’in adı, ölümünden sonra İstanbul’un Talimhane semtinde bir caddeye verilir. Bugün de bu cadde “Lamartine Caddesi” olarak geçer...
Lamartine'in Osmanlı ve Türklerle ilgili bazı sözleri:
"Bir millet felakete uğradığında veya adaletsiz bir durumla karşı karşıya kaldığında onun yardımına koşmak ve ona adil davranmak gerekir. Gelecek nesillerin, zayıfları korumayı, ezilenlerin öcünü almayı kendilerine görev sayacaklarına inanıyorum. Milletler, tarihleri boyunca, çoğu kez cezalandırıldıkları gibi, bazı durumlarda da öçlerinin alındığını ve haklarının teslim edildiğini görürler.
Bu sözlerimin bir örneğiTürklerdir. Onlar gün olmuş, adlarının ve ırklarının yok olma tehlikesiyle karşılaşmışlardır. Ancak, Türkler derin uykularından sıçrayarak uyanmasını bilmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk kanında canlanacağını ve sonsuza kadar yaşayacağını dünyaya ispat etmek için canını dişine takarak savaşmışlardır. Bugün de onurlarını korumak için çarpışmaktadırlar. Batı, hiçbir zaman bu kadar ileri görüşlü ve olgun olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, özgür Avrupa'nın bir güvencesidir.
Ölü sanılan bir toplumda, canlı bir millet yaşadığını gördüğümüz için kendimizi kutlayalım ve Türklerin tekrar dirilmeleri onuruna ya tarih yazalım, ya da bizim mezar taşımıza ithaf..."
Alphonse de Lamartine’in bilinen diğer eserleri:
» Confidences (Sırdaşlıklar)
» Nouvelies Meditations Poetiques (Yeni Şairce Düşünceler)
» La Mort De Socrate (Sokrat'ın Ölümü)
» Le Dernier Chant Du Pelerinage D'harold (Harold'un Haccının Son Şarkısı)
» Les Harmonies Poetiques Et Religieuses (Şairce Ve Dini Ahenkler)
» La Chute D'un Ange (Bir Meleğin Düşüşü)
» Recueillements Poetiques (Şairce İçe Kapanışlar)
» L'historie Des Girondins (Jinondenler Tarihi)
» Les Nouvelles Confidences (Yeni Sırdaşlıklar)
» Genevieve, Histoire D'une Servante (Genevieve, Bir Hizmetçi Kızın Hikayesi)
» Le Tailleur De Pierres de saint-point (Saint point'daki taş heykeltraşı)
Aynı zamanda dinci yobazlığa da karşı çiktığı bilinen Lamartine’in, Hristiyanlıktan ayrıldığı da söylenir. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Görünüşte kaliteli olma ve kalp temizliğini esas alan bir felsefe olan transandantalizm felsefesine bağlandı. 1839’daki Fransız hükümetinde milletvekili, 1848’de de Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstat ilan edilmesine rağmen, tercihini başka bir alanda kullandı. Diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atıldı. Bunda savurgan bir hayat yaşaması ve daha çok para kazanma isteği de etkili oldu. 1820 yılındaki evliliğinden kısa bir süre sonra Napoli'deki elçilik katipliğine atandı. Burada bulunduğu sırada, "Şairce Düşünceler" adlı eserini yayınladı. Bu eser aynı zamanda onun ilk büyük eseridir. Akabinde, "Sokrat'ın Ölümü" ve "Şairce Dini Ahenkler" isimli eserleri başta olmak üzere başka eserler de yayınladı.
Alphonse de Lamartine, kral tahtına Louis Philippe'in geçmesinden sonra diplomatik görevlerinden istifa etti. Napoli'den ailesiyle birlikte ayrılarak Doğu seyahatine çıktı. Sırasıyla Marsilya üzerinden Malta, Yunanistan'ın başkenti Nauplion ve Atina'ya uğradıktan sonra Beyrut'a gitti, Suriye ve Lübnan'ı dolaştı, Filistin'i gezdi. Bu gezi sırasında milletvekili seçildiğini öğrenince tekrar İstanbul üzerinden Fransa'ya dönmeye karar verdi. 20 Mayıs 1833 tarihinde İstanbul'a geldi. Bu sırada tahtta bulunan Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından iyi karşılandı. Kendisine Aydın'dan bir çiftlik hediye edildi.
Lamartine, İstanbul'un bir çok yerini gezdi. Beyoğlu'nda kaldığı süre zarfında sık sık binaların çatısına çıkarak İstanbul'u seyretti. Padişah sarayını gezme ve görme imkanını da buldu. Bir süre Fransız elçiliğinin Tarabya'daki yazlığında kaldı. 23 Temmuz 1833 tarihinde karayoluyla İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Sofya, Niş, Belgrat ve oradan daViyana'ya geçti. Yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını 4 cilt halinde 1835 yılında bastırdı.
Lamartine, 1932-34 yılları arasında çiktigi Doğu gezisinde (bazı kaynaklara göre 1838),İstanbul’a da gelmiş ve çok sevdiği ülkemizde devrin padişahı 2. Mahmut ve saray erkanı ile son derece sıcak ve samimi ilişkiler içinde bulunmuştur. O kadar ki, kurulan bu yakınlık, Fransa’ya dönmesinden sonra da eksilmemiştir.
Lamartine, Fransa’ya döndükten yıllar sonra bile Osmanlı sarayı ile arasındaki sıcak ilişkiler dolayısıyla, devrin padişahı Abdülmecid ve Mustafa Reşit Paşa’ya mektuplar yazarak, uzun süredir yaşattığı hayalini canlandırmak için, kendisine bir çiftlik verilmesini ister. Yazdığı mektuplara verilen yanıtlar ise genellikle olumludur. Her isteğinin yerine getirileceği bildirilir.
“Aydın’da 38 bin dönümlük bir çiftlik, Lamartine’in Fransa’daki emlakini bir türlü satamaması yüzünden, istenildiği ve tasarlanıldığı gibi çalistirilamadi. Bu arada eşi ölen Lamartine, İstanbul’a geldi; kendisini bütün hükümet erkanı, merasimle karşiladı. Sultan Abdülmecid, kendisini kabul etti; Lamartine Padişah’a teşekkürlerini parlak cümlelerle ifade etti...” (Ahmet Refik - Lamartin, 1925)
Yeri gelmişken, niçin Alphonse de Lamartine’in eseri ve bu eserde yer alan bu ayrıntının bu denli önemli olabileceğini daha iyi vurgulayabilmek için, Alphonse de Lamartine ve onun Osmanlılarla ilgili bilgisi ve ilişkisi hakkında küçük bir bilgi verelim.
Lamartine, Fransa’ya döndükten sonra ise ağır bir geçim sıkıntısı içine düşer. Bu konuda Osmanlı sarayı kendisine yardımcı olur. Sultan Abdülmecid, ünlü Fransız şairi, yazarı, düşünürü ve devlet adamı Lamartine’e çiftlik tahsis etmekten başka, son bir lütuf olarak, 1853 yılından ölümüne kadar (1869) 16 yıl boyunca 80 bin kuruş yardım olarak maaş ödemistir. Alphonse de Lamartine de, gösterilen bu lütuf ve yakın ilgiden dolayı, duymuş olduğu minnet ve teşekkür borcunu ödeyebilmek amacıyla, çok değerli olarak kabul edilen “Osmanlı Tarihi” (Historie de la Turquie) adlı bir kaç ciltlik eserini yazmıştır. (Ayrıca aynı eser Türk Tarihi adıyla da yayımlanmaktadır)
“Historie de la Turquie’yi yazarken, olaylara baktığı mercek, bir saraylı merceği değil; ‘Aydınlanma yandaşı’, 'cumhuriyetçi' bir yurttaş (cituyen) merceği idi.”(Ahmet Refik - Lamartin, 1925)
"Osmanlı ve Türk aşığı" olarak kabul edilen ve sarayının dostluğuna büyük önem verdiği Fransız şair, yazar, düşünür ve devlet adamı Alphonse de Lamartine’in adı, ölümünden sonra İstanbul’un Talimhane semtinde bir caddeye verilir. Bugün de bu cadde “Lamartine Caddesi” olarak geçer...
Lamartine'in Osmanlı ve Türklerle ilgili bazı sözleri:
"Bir millet felakete uğradığında veya adaletsiz bir durumla karşı karşıya kaldığında onun yardımına koşmak ve ona adil davranmak gerekir. Gelecek nesillerin, zayıfları korumayı, ezilenlerin öcünü almayı kendilerine görev sayacaklarına inanıyorum. Milletler, tarihleri boyunca, çoğu kez cezalandırıldıkları gibi, bazı durumlarda da öçlerinin alındığını ve haklarının teslim edildiğini görürler.
Bu sözlerimin bir örneğiTürklerdir. Onlar gün olmuş, adlarının ve ırklarının yok olma tehlikesiyle karşılaşmışlardır. Ancak, Türkler derin uykularından sıçrayarak uyanmasını bilmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk kanında canlanacağını ve sonsuza kadar yaşayacağını dünyaya ispat etmek için canını dişine takarak savaşmışlardır. Bugün de onurlarını korumak için çarpışmaktadırlar. Batı, hiçbir zaman bu kadar ileri görüşlü ve olgun olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, özgür Avrupa'nın bir güvencesidir.
Ölü sanılan bir toplumda, canlı bir millet yaşadığını gördüğümüz için kendimizi kutlayalım ve Türklerin tekrar dirilmeleri onuruna ya tarih yazalım, ya da bizim mezar taşımıza ithaf..."
Alphonse de Lamartine’in bilinen diğer eserleri:
» Confidences (Sırdaşlıklar)
» Nouvelies Meditations Poetiques (Yeni Şairce Düşünceler)
» La Mort De Socrate (Sokrat'ın Ölümü)
» Le Dernier Chant Du Pelerinage D'harold (Harold'un Haccının Son Şarkısı)
» Les Harmonies Poetiques Et Religieuses (Şairce Ve Dini Ahenkler)
» La Chute D'un Ange (Bir Meleğin Düşüşü)
» Recueillements Poetiques (Şairce İçe Kapanışlar)
» L'historie Des Girondins (Jinondenler Tarihi)
» Les Nouvelles Confidences (Yeni Sırdaşlıklar)
» Genevieve, Histoire D'une Servante (Genevieve, Bir Hizmetçi Kızın Hikayesi)
» Le Tailleur De Pierres de saint-point (Saint point'daki taş heykeltraşı)