yakamoz
Che-Hayatına bir kaç açıdan bakış
![]() |
|
*Küba Devriminin öncülerinden ve Fidel Castronun yoldasi Arjantinli devrimci doktor Che Guevara, 1967 yilinda Bolivyada yakalanip öldürüldügünde sirt çantasindan; Atatürkün NUTUKu çikmistir...*
*NUTUKun Küba Devrimindeki yeri aslinda daha önceki yillara dayaniyor.* * Sosyalist Küba Cumhurbaskani Fidel Castro, 12 Mayis 1961 tarihinde Havanada görevli genç Türkiye diplomati Bilal Simsirden Atatürkün Büyük Nutuk Kitabini ister. *12 Aralik 1996da bir ödül töreni için gittigi Kübada Fidel Castro ile görüsen Dursun ÖZDEN kendisine Türkiyede solcu, ilerici ve devrimci gençler; Che Guevara ve Fidel Castroyu çok seviyorlar ve sizleri mutlak önder olarak kabul ediyorlar... der.* *Mart 1997 de Habitat Toplantisi için Istanbula gelen Fidel Castro, yaptigi konusmada söyle der:* *Bu baglamda son yillarda Latin Amerika ülkelerinde esmekte olan ulusalci ve antiemperyalist rüzgarda Mustafa Kemal isiginin etkisi yok mudur sizce?...* *O Mustafa Kemal isigidir ki; dogudan batiya, güneyden kuzeye, birçok halk hareketini ve halk önderini etkilemistir.* *Peki, Atatürk isigi dünyanin dört bucagini aydinlatirken Türkiyede neler oluyor? * *Ne yazik ki ülkemizde bir yandan gericiler ve yobazlar diger yandan Che, Castro, Lenin, Mao gibi devrimci liderleri sözde örnek aldiklarini sanan uçuk solcular, Atatürkü ve düsüncelerini yipratmak için herseyi yapiyorlar.* *Son yillarda ülkemizin üzerine çöken kara bulutlarin dagitilabilmesi |
|
||
(1928-1967)
Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarsamba günü Arjantin'in önemli şehirlerinden Rosario'da doğdu. Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.Sierra Maestra'da Batista ordularına karşı savaşırken Che'ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,Bolivya ormanlarında Barrientos'un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı. Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, Irlanda asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise Irlandalı-Ispanyol karışımı bir aileden geliyordu.Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerleştiler.
Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibariyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. Ispanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che, eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda Ingilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha ondört yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu. Guevara ailesi,1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyillarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.
Son sınıfta iken Che, arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. Ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak Küba devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.
Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi.1959 yılında Küba vatandaşı ilan edildi . Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu. 23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çesitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı. Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu.
...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağir bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.
2.
Latin Amerika, İspanyol ve Portekiz istilacılarca keşfedildiğinden bu yana emperyalizmin sömürü ve yağmasıyla anılır olan bölgelerin başında gelmiştir. 1800’lü yıllara girilmesiyle beraber, bu gerçeğin yanında bir de, beraberinde geliştirdiği karşıtı olgunlaşmış olarak yerini alacaktır. Jose Marti, Zapata, Villa, Sandino başta olmak üzere birçok devrimci önder, kıtanın özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde sembolleşecekler ancak belki de hiçbiri, ardılları devrimci sosyalist Che Guevara kadar, aralarında ülkemizin antiemperyalist önderlerinin de bulunduğu, dünyanın her yerinden devrimci mücadele odaklarını etkileyip, onların şahsında bu denli efsaneleşmeyecekti.
Ernesto Che Guevara, 1928 yılında orta halli bir ailenin çocuğu olarak, Arjantin’de dünyaya gelir. 6 yaşında, kendisini hayatı boyunca etkileyecek astım hastalığı nedeniyle ailesiyle beraber, iklimi daha kuru olan Altagracia’ya taşınır. İlkokul eğitiminin önemli bir bölümünü annesinden alan Guevara, Cologio Nacional Ortaokulu’na kaydolur. Henüz genç yaşlarında eserleriyle tanıştığı Marx ve Lenin’in doymak bilmez okuyucusu olan genç Guevara, okulunda ise özellikle edebiyat ve spor alanlarında öne çıkmış bir öğrencidir. 1940’lı yılların içten içe kaynayan Latin Amerikasında İspanya İç Savaşı’nı ve Arjantin’deki politik krizi hararetle takip eden Guevara’nın bu yıllarda aktif politikaya ilgisinden önemli oranda söz edilmesi mümkün değilse de, özellikle Guatemala’daki olaylar, parlamenter demokrasiye ve Amerikan emperyalizmine karşı nefret duymasına yol açar. 1947 yılında Boines Aires Üniversitesi Tıp Fakültesine girmeye hak kazanan Guevara, 20’li yaşlara adım atmasıyla birlikte, keşfetme ve gezme tutkusunu doyurma fırsatını yakalayacağı maceralara atılır. Önce bisikletle Kuzey Arjantin’i, ardından da arkadaşı Alberto’yla birlikte motorsikletle Pasifik Okyanusu kıyılarını dolaşır. Geçimini gündelik işlerde çalışarak sağladığı bu seyahatlar esnasında Genç Ernesto, yoksul yerlilerin hayatını ilk defa bu kadar canlı gözlemleme olanağı bulur. Sınavlarını vermek üzere döndüğü Boines Aires’te doktorasını dermotoloji alanında yapmaya karar verse de gönlünde hiç de sıradan bir pratisyen olmak yoktur. Bundan dolayı mıdır bilinmez, kimselerin gitmek istemediği, Amazon Nehri üzerindeki Christmas Adası’na cüzzamlılara bakmak üzere gider. Bir süre burada çalıştıktan sonra arkadaşı Ricardo Rojo ve adalılarca ikna edilip, buradan Kolombiya’ya geçer. Bir ara Arkeolojiyle bile ilgilenecek zamanı bulan Guevara, Guatemala devlet başkanı ‘sosyalist’ Jakope Arbenz’in düşürülmesi üzerine, devrimin silahlı ayaklanma olmaksızın başarılamayacağı kanaatine varır. 1955 yılında Mexico City’nin Merkez Kliniği’nde doktor olarak göreve başlayan Guevara, Perulu bir ekonomist olan Hilda Gadea ile tanışmasıyla hayatının geri kalanına yön verecek yola girmiş olur. Kısa sürede birlikte yaşamaya başladığı Hilda, onu Fidel Castro’nun kurmayından Nico Lopez ve birçok Kübalı devrimciyle tanıştırır. Çok geçmeden Fidel ve Raul Kastro ile de tanışan Ernesto, onlardan çok etkilenir ve İspanya İç Savaşı’nda Cumhuriyetçi ordularının komutanlarından Alberto Bayo’nun başında bulunduğu, Kübalı devrimcilerin gerilla eğitimi gördükleri kampa katılır ve kısa sürede azmi ve disipliniyle Bayo’nun gözdesi olup kamptaki bölüğün başına geçer. 1959’un ilk günlerinde “Santa Clara” zaferiyle gerçekleşen Küba Devrimi’nde Fidel’den sonra ikinci adam olan Che Guevara, devrimi izleyen yıllarda sanayi ve tarım alanında görevler alır. Yeni rejimin bir dizi alanda teorisyenliğini de yapan Che, dayanışmada bulunmak ve buralardaki devrimci potansiyeli yerinde görmek arzusuyla birçok Asya ve Afrika ülkesini ziyaret eder. Yaşamının sonlarına doğru Mao çizgisi’ne kaydıysa da Sovyetler Birliği’ni revizyonistlikle suçlamaktan geri durmaz.
Küba’da kalmış olsa toplumdaki saygın yerinin de sağladığı imkanlarla nispeten rahat bir yaşam sürecek olan Che, her zaman söylediği: “Bir devrimcinin asli görevi devrim yapmaktır” sözüne uygun olarak Bolivya’daki partizan savaşına katılır ve yakalanıp vurulsa dahi mücadeleyi ne olursa olsun sürdürmenin büyük bir timsali olarak efsaneleşir
![]() |